kuruluşunda da etkin olarak çalıştım. Türkiye’ye doğalgaz geleceği zaman biz İGDAŞ’a çok gittik. ‘Ankara’yı İngilizler, İstanbul’u Fransızlar, Bursa’yı İtalyanlar yaptı. Farklı standartlar uygulandı. Böyle olmasın, kargaşa olmasın. MMO ile bir standart hazırlayalım.’ dedik. İGDAŞ buna yanaşmadı. Biz de arkasını bıraktık. Tabii ki bizim de büyük suçumuz var, piyasayı serbest bırakarak ithal kazanların maalesef Türkiye’ye dolmasına neden olduk. Bizim piyasayı boş bırakmamızın birinci nedeni zaten en büyük sıkıntımız olan birlik olamamamızdır. Ben bugün dertlerimizi anlatmak için Sanayi ve Ticaret Bakanlığına Emel Kazan, Osman Metin olarak ziyaret başvurusunda bulunsam belki kabul edilirim ama bir KBSB Başkanı ve Yönetim Kurulu heyeti olarak başvurursak farklı karşılanırız. Böyle bir gücümüz olabileceğini bizim imalatçılarımız maalesef anlayamadılar. Onlar dernekten ani çözümler bekliyorlar. Dernekler sorunlara ani çözümler bulamaz ama üyelerinin maddi manevi katılımıyla gücünü kamu otoritesine hissettirirler. Temsil yeteneği vardır ve ona göre muamele görürler. Bu bile az şey midir? Birlik olabilseydik, bir İran kadar olabilseydik (ki İran dışardan bir tek kazan bile sokmuyor ülkesine), bu kadar yabancı kazanın girmesini engelleyebilirdik. Milyonlarca dolar, mark dışarı akmazdı. Her yer ithal kazan ve kombilerle doldu. Aynı şekilde kombi üreticilerinin de sıkıntıları var. Türkiye’de kazan ve kombi üreten firmalar işçi çalıştırarak istihdam yaratıyorlar, vergi veriyorlar, dövizimizin dışarı gitmesini önlüyorlar. 1996’da Ankara’ya gidip Sanayi Bakanlığı müsteşarı Akın Çakmakçı ile görüştük. Kendisinden Bakana iletmek üzere kotaların yükseltilmesi ile ithal kazanların ülkeye girmesini biraz daha zorlaştırılmasını istedik. Bakanın söylediği ise çok acı. Bize bir şey yapamayacağını mümkünse bizim de ithalat yapmamızı önermiş. Sanayicisine sahip çıkmayan devlet nasıl olur ki? Kazan imalatçısının sorunları sadece bu değil ki. Ham madde olarak Ereğli’den sac alırsınız istediğiniz vasıfta çıkmaz. Döviz ödeyerek Ukrayna’dan, Romanya’dan sac alırsınız. Ereğli, yurtiçine sattığı bedelin aynısına ihracat yapar, siz burada kalitesi ne olduğu belli olmayan ithal saclarla kazan üretmeye çalışırsınız. Kalifiye eleman bulamazsınız. Burada Endüstri Meslek Lisesinin Metal Bölümünden öğrenciler staj için geliyor. Ama stajı bitenlerden hiç biri burada kalmak istemiyor. Eskiden ilkokulu bitirince babaları çocuklarını ellerinden tutar, eti senin kemiği benim diye meslek öğrenmeleri için çırak verirdi, biz de yetiştirirdik. Artık çırak da gelmiyor, ne yapsın ağır sanayide, gürültülü kir pas içinde. Gidiyor konfeksiyona. Babası getirse bile ilk önce kaç para vereceksin diye soruyor. Çocuğuma ne meslek öğreteceksiniz, ne ustası olacak demiyor da, eve kaç para getirecek ona bakıyor.” TERMODİNAMİK • AĞUSTOS 2022 57
RkJQdWJsaXNoZXIy OTEzMQ==